İşverenin İşçiye Karşı Açabileceği Tazminat Davaları
İşçi, çeşitli durumlarda işverenden belli taleplerde bulunabileceği gibi, işverende işçiden bazı taleplerde bulunabilir. İşçinin işverene, işyerine, işyerinde herhangi bir nedenle bulunan eşyalara kusurlu fiili sonucunda zarar vermesine işçinin işvereni zarara uğratması denir.
Belirtmemiz gerekir ki işçinin işvereni zarara uğratması ile ilgili hukuki sonuçların ortaya çıkabilmesi için işçinin kasıtlı hareket etmiş olması gerekmez. İşçi ihmali bir davranış ile işçiye aşağıda bahsedeceğimiz şekilde zarar vermiş olursa yine sorumlu olur.
Ancak işçinin ihmali sonucu ortaya çıkan zararda işverenin güvenlik önlemlerini almamış olması da pay sahibi ise o zaman sorumluluk için ayrı bir değerlendirme yapılır. İşçinin işvereni zarara uğratması iki şekilde olabilir: Maddi zarar ve Manevi zarar
İşvereni Zarara Uğratan İşçinin İşten Çıkarılması
İşçinin işverenin malına zarar vermesi halinde iş akdinin feshi mümkündür. 4857 sayılı İş Kanunu madde 25/2-ı düzenlemesi uyarınca “işçinin kendi isteği veya savması yüzünden işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makinaları, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri 30 günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması” durumunda işveren haklı nedenle fesih imkanını kullanabilir.
Görüldüğü üzere burada işçinin kendi isteği veya savsaması ile bu sonucun doğması gerekiyor ve sonuç olarak ortaya çıkan zararın işçinin 30 günlük ücreti ile ödeyemeyeceği bir zarar olması gerekiyor. Bu durumda işveren haklı nedenle fesih imkanını kullanabilir.
İşçinin burada en azından kusuru olması gerekir. İhmali davranış veya kasıt olmalıdır. Bununla birlikte eğer işveren iş güvenliği önlemi almamışsa, gerekli malzemeyi sağlamamış veya eğitimi vermemişse bunlar işçinin kusurunu etkiler.
İşçinin İşvereni Zarara Uğratması Nedeniyle Tazminat Davası
İşçinin işverenin malına zarara vermesi halinde zararın tazmini gerekir. Esasen burada zararın tazmini işçi – işveren ilişkisini aşarak genel hükümlere göre istenir. Yani bir kişi kusurlu bir fiili ile bir başka kişiye zarar verdiği zaman ortaya çıkan zarar o kişinin fiilinden kaynaklanıyorsa bunu karşılaması gerekir.
Burada zarar tazmininin genel hükümlere göre yapılacağı, İş Kanunu madde 26’da da açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla işveren işçisine karşı ilamsız icra takibi başlatacak yahut tazminat davası açarak ilamlı icra takibi başlatacaktır.
Ancak işveren ortaya çıkan zararı işçinin alacak hakkından gelişigüzel kesme hakkına sahip değildir. Dolayısıyla işçi, işçi alacağı davası açtığı zaman bu davada işçinin işvereni zarara uğrattığı iddiası öne sürülemez. Bunlar birbirinden ayrı davalardır.
İşçi bir zarara neden olduğu zaman işveren bunu hemen işçinin maaşından kesemez. Eğer böyle bir durum olursa bu işverenin aleyhine olur ve işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir yahut maaşı ödenmeyen işçinin başvurabileceği diğer yollara başvurabilir. Tabi işçinin rızası olduğu hallerde de kesinti yapılabilir ancak bu rıza gerçek bir rıza olmalı zorlanmış olmamalıdır.
İşçinin işverenin kişilik haklarına saldırı şeklindeki hareketlerinden dolayı manevi tazminat talebi
Uygulamada çok sık rastlanan bir durum olmasa da; işçinin, işverenin kişilik haklarına saldırı şeklinde tavır ve davranışlarda bulunduğu bazı durumlarda yaşanabilmektedir. Bu gibi hallerin yaşanması durumunda işveren işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği gibi, aynı zamanda işçi aleyhine manevi tazminat talebinde de bulunabilir. Bahse konu durumlarda istenecek manevi tazminat borçlar hukuku genel hükümler çerçevesinde talep edilecektir. Borçlar Kanunu’nun konuyla ilgili 58. Maddesi “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir” şeklindedir. İşçisinin hakaretinden veya başka türlü herhangi bir hareketinden kişilik hakları saldırına maruz kalan işveren bu madde gereğince tazminat talep edebilecektir.