KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDENİYLE TAZMİNAT
1- Kamulaştırmasız El Atma Nedir?
Kamulaştırmasız el atma; kamulaştırma yetkisi bulunan bir kurumun, özel mülkiyete tabi bir taşınmaza, yasal bir yetkiye dayanmaksızın ve kamulaştırma yapmaksızın kalıcı bir şekilde el koyması anlamına gelen hukuki bir tabirdir. Diğer bir tanımla; kamulaştırmasız el atma, idarenin, bir kişiye ait taşınmazı bilerek veya bilmeyerek kamulaştırmaya ilişkin usul ve kurallarına uymaksızın ve bir bedel ödemeksizin işgal ederek kamu hizmetine tahsis etmesi şeklinde ifade edilebilir.
2- Kamulaştırmasız El Atma İle İlgili Kanuni Düzenlemeler
Hukukumuzda, daha ziyade, özel mülkiyette bulunan taşınmazların yola dönüştürülmesi nedeniyle ortaya çıkmış olan kamulaştırmasız el atma 16.05.1956 gün 1–6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararıyla hukuk sistemimize girmiştir. Yargıtay’ın bu kararı ile taşınmazına hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmadan el atılan mülk sahibinin, el atan kamu tüzel kişiliğine karşı meni müdahale (el atmanın önlenmesi) davası açabileceği ya da fiili duruma razı olarak kamu tüzel kişiliğine karşı mülkiyet hakkının devrine karşılık taşınmaz bedelinin tahsili istemli dava da açabileceği kabul edilmiştir.
Kamulaştırmasız el atma konusunu düzenleyen yegâne hüküm niteliğindeki 4 Kasım 1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 10 Nisan 2003 tarih ve E.2002/112, K.2003/33 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine ciddi bir hukuksal boşluk ortaya çıkmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesinin iptali üzerine oluşan hukuksal boşluğu doldurmak üzere bu defa da 18 Haziran 2010 tarih ve 5999 sayılı Kanun’la 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen geçici 6. madde ile önemli birtakım yasal düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. Kanun’da iki yerde “Kamulaştırmasız el koyma” tabiri kullanılmıştır. 5999 sayılı Kanun ve 6487 sayılı Kanunun 21. maddesi ile düzenlenen ve Kamulaştırma Kanununa eklenen yeni geçici 6. madde, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlarla ilgili olarak açılacak davalarda uygulanacak usul ve esaslara ilişkin hükümler içermektedir. 5999 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye göre kamulaştırmasız el koyma sebebiyle sadece tazminat davası açılabilir. Kanun böylece, men’i müdahale ve istihkak davası açabilme imkânını ortadan kaldırmıştır.
3- Kamulaştırmasız El Atmanın Şartları
Kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilmek için bazı şartların oluşması gerekmektedir. Bunlara maddeler halinde kısaca değinmek gerekirse;
- Kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilmek için el atılan taşınmazın özel hukuk kişisine ait olması gerekir. Kamu tüzel kişilerine ait taşınmazlar kamulaştırılamaz.
- Taşınmaza el koyan, kamulaştırma yetkisine sahip bir kamu tüzel kişisi yahut gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olmalıdır. Taşınmaza el koyanın kamulaştırma yetkisi yoksa yapılan müdahale kamulaştırmasız el atma sayılamaz.
- Müdahalenin kamulaştırma yetkisine sahip idare tarafından kamu yararı gerektirdiği için yapılmış olması gerekir. Kamu yararı söz konusu değilse yapılan müdahale kamulaştırmasız el atma sayılamaz. Kamulaştırma yetkisine sahip olan idare taşınmaza, görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirmek için kamu yararı amacıyla el atmalıdır.
- Kamulaştırma yetkisine sahip idare geçici amaçlar için taşınmaza el koymuş ise bu geçici durum kamulaştırmasız el atma olarak tavsif edilemez. Kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olabilmesi için kamulaştırma yetkisi olan idarenin taşınmaza fiilen el koyarak veya mülkiyet hakkına kısıtlama getirerek, malikin taşınmazı üzerindeki kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisini ortadan kaldırması ve bu durumun kalıcı nitelikte olması gerekir.
- Kamulaştırmasız el koymadan bahsedebilmek için idarenin taşınmaza eylemli olarak el koyup malikin kullanımını yasaya aykırı şekilde tamamen ortadan kaldırması gerekir. Bu müdahaleye fiili el atma denilmektedir.
4- Kamulaştırmasız El Atma Halleri
Kamulaştırmasız el atma kendi içinde hukuki el atma ve fiili el atma olarak ikiye ayrılmaktadır.
a- Fiili El Atma
Bir kamu kurumunun herhangi bir kamulaştırma yapmaksızın, bir taşınmazı fiilen kısmen veya tamamen kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca özgülemesi, bir yapı inşa etmesi veya sahip olduğu kamu gücünü kullanarak hak sahibi kişinin mülkiyet hakkını engelleyici her fiili davranış da fiili el atma manasına gelir. Bir kamu kurumunun taşınmazı kamulaştırarak imar planında park olarak düzenlemesi hukuki el atmayken iş makinaları getirerek söz konusu parkın inşasına başlaması fiili el atmadır. İdarenin bu eylemi haksız fiil niteliğindedir. Bu nedenle yapılacak yargılamalar adli yargının görev alanına girmektedir. Fiili el atmalarda, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevli mahkeme olacaktır.
b- Hukuki El Atma
İdarenin, idari bir işlem sonucunda gerçekleştirdiği idari eylemine ise hukuki el atma denir. Belediyeler tarafından yapılan imar planlarının fiili olarak uygulanmaması ve fiili kamulaştırma yapılmaması sonucunda ilgililerin taşınmazlarına müdahale edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu müdahaleye yapılacak itirazlar bir idari işlem veya eylemin iptali hakkında olduğundan, yapılacak yargılamalar idari yargının görev alanına girmektedir. Bu durumda, uyuşmazlık bakımından görevli mahkeme İdare Mahkemeleri olacaktır.
Hukuki el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz üzerindeki değişikliğin yapıldığı imar planının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl geçmesi gereklidir. 5 yıl boyunca kamu kurumları tarafından İmar Kanunu ve Kamulaştırma Kanunu’ndaki yönergeler doğrultusunda kamulaştırma yapılmamış ve hak sahibi taşınmaz sahibine kamulaştırma bedelleri ödenmemişse taşınmaz sahibi kamulaştırmasız el atma davası açarak haklarını kamu kurumlarından tahsil edebilecektir.
5- Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat Davaları
a- Davanın Hukuki Niteliği
5999 sayılı Yasa ile getirilen geçici 6’ncı maddenin gerekçesinde; “… Anayasa’da dayanağı bulunmayan ve ‘Haksız Fiil’ olarak da nitelendirilen kamulaştırmasız el koyma suretiyle, temel insan haklarından olan mülkiyet hakkına müdahale edilmesi hâlinde, ilgili taşınmazın bedelinin Devletçe malikine ödenmesinin gerektiği tartışmasızdır” denilmektedir.
Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davaları yeni düzenlemede “kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti” davasına dönüşmüştür. Zira açılacak davalarda tazminat talebinden başka bir istekte bulunulamamaktadır. Eskiden yukarıda açıklandığı üzere müdahalenin men edilmesi veya istihkak talebinde de bulunulabilmekteydi. Ancak yeni düzende bu haklar kaldırıldığı için tazminat talepli açılacak dava da “bedel tespiti” davasından öteye geçmeyecektir.
b- Dava Şartı Olarak “Uzlaşma Yolu” Zorunluluğu
Kamulaştırma olmaksızın el konularak fiilen kamu hizmetinde kullanılan taşınmazlar için bedel talep edilebilmekte ancak kamulaştırmasız el atma bedeli için dava açmadan önce uzlaşma yolunun tüketilmesi gerekmektedir. Uzlaşma, malikin başvurusu veya idarenin daveti üzerine başlatılır. Görüşmeler sonucunda uzlaşma sağlanamazsa, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir.
Uzlaşma; nakdi ödeme, idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle yapılabilir.
Uzlaşma görüşmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde sonuçlandırılır ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teşkil etmez. Uzlaşmaya varılması halinde, üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de kapsayan bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir.
c- Taşınmaz Bedelinin Belirlenmesi
Kamulaştırma Kanunu’nun 11. ve 12. maddelerinde öngörülen usullere göre Bilirkişi Kurulunca emsal satış karşılaştırması ve arazilere net gelir metoduna göre değer belirlenecektir. El atılan taşınmazın el atma tarihindeki nitelikleri göz önüne alınarak davanın açıldığı tarihteki değeri tespit edilecektir.
Dava açılması halinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, taşınmazın bedel tespiti esaslarına göre mahkemece tespit ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen tazminata ilişkin temyiz hakkı saklıdır. Ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.
6- Ecrimisil Talebi
Taşınmazına idare tarafından el atılan kişi yukarıda açıklandığı üzere taşınmazının bedelinin tazminini talep ederken aynı zamanda taşınmazının kullanılmasından kaynaklanan haksız işgal bedeli olarak ecrimisil talebinde de bulunabilir. Ancak bu talep kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davasının açılma tarihinden geriye dönük 5 yıllık dönem için talep edilebilir. Daha uzun bir süre için istenemez.
7- Zamanaşımı
Taşınmazlarına kamulaştırmasız fiili veya hukuki el atılan kişilerin mülkiyet haklarının ihlali söz konusu olduğundan, kamulaştırmasız el atma davaları süreye tabi değildir. Kamulaştırılmaksızın taşınmazına el konulan kişiler, her zaman yargı yoluna başvurabilirler. Kamulaştırma Kanunu’nun 38.maddesinde yer alan 20 yıllık sürenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile idare aleyhine süreye bağlı olmaksızın dava açılabilir.
8-Örnek Yargıtay Kararları
- Hukuki El Atma Durumlarında İdari Yargı Görevlidir
“İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla; taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığı kabul edilse dahi, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden, kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevidir.” (Yargıtay 5.Hukuk Dairesi 2020/ 2041 E. 2021 / 3446 K) Eğer somut uyuşmazlık, idarenin 18. madde uygulaması sonucu kamuya ayrılan alanlardan olsa ve buraya fiili el atma olmasaydı hiç şüphesiz adli yargı yeri görevli olacaktı, bu halde dahi fiili el atma bulunmaması (hukuki el atma olması) halinde idari yargı görevlidir. Somut olay ile bire bir örtüşen Uyuşmazlık Mahkemesinin 2011/115Esas, 2011/265 Karar sayılı 19.11. 2011 tarihli kararında da bu tür uyuşmazlıklarda idari yargı yerinin görevli olduğu belirtilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/ 2019 E. 2018 / 1589 K.)
- Taşınmaza Fiili El Atma Olmasa Bile Bedeli Ödenmelidir
Yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları sonucunda, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı tespit edilmiş ise de; Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek imar planında park, yol ve okul alanı gibi kamu hizmetine ayrılmış bulunan yerlere el atılmamış olsa dahi 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde imar planındaki konumuna göre sorumlu idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle bedeli ödenmelidir. (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E . 2012/3151, K. 2012/8587, T. 17.4.2012)
- İmar Planının Kesinleştiği Tarihten İtibaren 5 Yıl İçerisinde İdarece Ayrılma Amacına Uygun Olarak Kamulaştırma Görevinin Yerine Getirilmemesi Durumunda Kamulaştırmasız El Atma Olarak Bedeli Taşınmaz Sahibine Ödenmelidir
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında; 1/1000 ölçekli İmar Planı kapsamında “Temel Eğitim Alanında” kalan taşınmaza fiilen el atılmamamış ise de; imar planında “Temel Eğitim Alanı” olarak ayrılan taşınmaza fiilen el atılmamış olsa dahi 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde davalı idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi hukuka uygundur. (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E. 2012/12193, K. 2012/19328, T. 11.10.2012)
- Ecrimisil Talebinin Mahkemece Araştırılması Gerekmektedir
Arsa niteliğindeki taşınmazların getirebileceği ecrimisil miktarı hesaplanırken, dava konusu taşınmazın işgalden önce ne şekilde kullanıldığı, ayrıca civar taşınmazların ecrimisil istenilen dönemdeki kullanma biçimleri araştırılarak, bu kullanma şekillerine uygun kira sözleşmelerinin taraflardan ibrazı istenmeli, ayrıca bilirkişilerin re’sen bulacakları emsaller de dikkate alınmak suretiyle, taşınmazın ilk dönem getirebileceği ecrimisil miktarı bulunduktan sonra, takip eden dönemler için, ÜFE’deki artış oranları dikkate alınmak suretiyle dava tarihinden geriye en fazla 5 yıllık alacak miktarı hesaplanmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede taşınmazların kiraya verildiğinin ispat edilmemesi nedeniyle ecrimisil talebinin reddine karar verilmişse de, mahkemece yukarıda belirtilen ilkelere göre ecrimisil yönünden araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 5.Hukuk Dairesi, Esas: 2020/11267, Karar: 2021/3724, Karar Tarihi: 18.03.2021)
- Taşınmazın İmar Planında Kamu Alanı Olarak Ayrılmasına Rağmen Kullanım Amacı Doğrultusunda Kamulaştırılmaması Nedeniyle Mülkiyet Hakkının Süresi Belirsiz Şekilde Kısıtlandığından Bahisle Tazminat İstemiyle Açılan Davada İdari Yargı Görevlidir
Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.02.2017 tarihli E:2017/80, K:2017/29 sayılı kararında ” Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır. Diğer yandan yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı haklarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı bilinen bir genel hukuk ilkesi olup; asıl davanın açıldığı ancak esasen görevsiz olan mahkemede bakılan ve kanun yolundan geçerek kesinleşen karar, davanın esası bakımından kesin delil teşkil etse dahi, usul hükümlerinin ve bu arada ‘görev’ hususunun delil teşkil etmeyeceği açıktır. Tarafları, konusu aynı olan ve aynı dava sebebine dayanan asıl davanın görevsiz mahkemede açılarak neticelenmiş, yargılama sonunda verilen kararın kesinleşmiş olması; kamulaştırmasız el atma bedelini bilirkişi raporunda gösterilen miktara tamamlamak üzere açılan ek davanın hukuki niteliğini değiştirmeyeceği gibi yargı yoluna da etki etmesi mümkün değildir. Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; temel olarak hukuki el atmadan kaynaklı tazminat talebine dayandırılan davanın idari yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır.” gerekçelerine yer verilmiştir.
Bu çerçevede Uyuşmazlık Mahkemesinin yukarıda özetine yer verilen kararlarında işaret edildiği üzere, uyuşmazlık konusu taşınmazın imar planında kamu alanı olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle tazminat istemiyle açılan davada idari yargı görevli olup, tarafları, konusu aynı olan ve aynı dava sebebine dayanan asıl davanın görevsiz mahkemede açılarak neticelenmiş, yargılama sonunda verilen kararın kesinleşmiş olması; kamulaştırmasız el atma bedelini bilirkişi raporunda gösterilen miktara tamamlamak üzere açılan ek davanın hukuki niteliğini değiştirmeyeceği gibi yargı yoluna da etki etmesi mümkün değildir. Bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği sonucuna ulaşılmaktadır. (DANIŞTAY 6.Daire, Esas: 2020/ 9984, Karar: 2021/ 2755, Karar Tarihi: 02.03.2021)
İçindekiler
- 1 KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDENİYLE TAZMİNAT
- 1.0.1 1- Kamulaştırmasız El Atma Nedir?
- 1.0.2 2- Kamulaştırmasız El Atma İle İlgili Kanuni Düzenlemeler
- 1.0.3 3- Kamulaştırmasız El Atmanın Şartları
- 1.0.4 4- Kamulaştırmasız El Atma Halleri
- 1.0.5 5- Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat Davaları
- 1.0.6 6- Ecrimisil Talebi
- 1.0.7 7- Zamanaşımı
- 1.0.8 8-Örnek Yargıtay Kararları